26 Mayıs 2012 Cumartesi

RED, WHITE & BLUE (2010)

Hem yazıp hem yöneten Simon Rumley'in hasta bilinçaltından çıkma, snuff'ın sınırlarını kollayan, garip, rahatsız edici gerilim filmi. Yine de isminden de anlaşılabileceği gibi bir Amerikan toplumu eleştirisi var filmde. Hem de film boyunca her yerde rastladığımız Amerikan bayrakları ile bize kendini hiç unutturmayan, bilinçsiz bir faşizmin altını çizerek. Burası Amerika, artık öylesine hastayız ki içimizdeki insan ölüyor da demek istiyor bir yandan. Yasaları da hiçe sayıyoruz. Biz kendi yasamızı kendimiz koyarız, hepimiz toplumsal bir cinnetten arta kalan bireyleriz. Bu söylemi geliştiren filmler çok var Amerikan bağımsız ve yeraltı sinemasında. Bu filmde de korkunç bir intikam işleniyor; ama giderek kim haklı kim haksız karıştırıyoruz. Bir yandan herkes kötü, bir yandan sanki herkes masum, sadece hastalar. Ama bütün bunlar bir yana, tuhaf biçimde kendine özgü bir anlatım yöntemine hakim, sinemayı kendi özgün anahtar deliğinden röntgenleyen, gerçeklik duygusu sağlam, şahsına münhasır bir yönetmenin elinden çıkma film. Sağlam sinirler ve sabır gerektiriyor izlemek. Yine de türün meraklısı ya da meslekten biriyseniz ilginç bir sinema dili bulabilirsiniz.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder