18 Haziran 2012 Pazartesi

PROMETHEUS (2012)

Gotik öykülerde sıklıkla kullanılan bir trük vardır. Lovecraft okuyanlar çok iyi bilir: Bazı şeyleri hiç öğrenmemek gerekir! Onları karanlık uykularından uyandırmayın! İşte büyük Ridley Scott'ın da yanılgıya düştüğü nokta burası. Uykusundan uyandırmamalıydı Xenomorphlar'ı, çünkü çok kötü uyandılar. Salya sümük, uyku sersemi ve ucuz bir uyanış oldu. Ridley Scott'taki süregelen yüzeyselleşme bu filmde de çok önemli bir kültü vurup yerle bir ediyor. Ridley Scott ve aklı evvel senaristleri Xenomorph'u bütün derinliğinden soyundurup aptal bir biyolojik silah seviyesine indirgiyorlar. Zaten film bu bakış açısında bütün gücünü yitiriyor. İnsanların bile tasarım olduğunu anıştıran yaklaşım ise filmi kurtarmıyor; çünkü Deliliğin Dağlarında adlı müthiş kısa romanı ile Lovecraft bunu yapalı neredeyse yüz sene oluyor. Zaten film teknik, biçim ve oyunculuk açısından da çok uzağa gitmiyor ve eli yüzü düzgün çekilmiş, aksiyonun ciğerleriyle soluyan bir çok benzerinin ayaklarının dibine düşüyor. Charlize Theron oyunculuk yönetimi yüzünden oynayamıyor, Michael Fassbender abartıldığı gibi müthiş bir oyunculuk filan çıkartmıyor. Bırakın onu, müthiş öncülü Ian Holm'ün yanına bile yanaşamıyor. Nerede Ash'in filmin hemen başında tedirgin eden sinsi yorumu, nerede David'in kişiliksiz, şablon yorumu. Velhasıl nereden baksan elinde kalıyor film. Scott, Xenomorph kültünün sonunu getiriyor. Halbuki öykünün başına dönmek fikri çok güzeldi; ama Xenomorphlar'ın gerçek kökenlerini, evrimlerinin ne olduğunu, hatta kaynaklandıkları orijinal gezegeni görebilseydik. Oysa şimdi elimizde içi boşaltılmış, ucuz bir kimyasal silah imgesi kaldı. Ridley Scott artık bitmiş. Zaten milletin müthiş film diye kıçını yırttığı Gladyatör öküzlüğünü de hiç sevmemiştim ben. Bu da Prometheus değil, kırometheus olmuş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder