10 Kasım 2010 Çarşamba

INCEPTION

Castaneda okumuş olması lazımdı Nolan'ın...
Nolan'ın atmasyon filmi. Senaryosuna on yıl çalışmış. Biraz ağır çalışmışın diyorum. Her nedense Zindan Adasıy'la pek benziyorlar birbirlerine; ama Zindan Adası klasik trükleri ve boğucu atmosferini ustalıkla kullanarak işin içinden alnının akıyla sıyrılıyor. Inception ise çakma bir Matrix 4 olarak bariyerlere bindiriyor. Bu film hakkında fazla traş cildi bozar; ama bir senarist olarak kaçmış bir fırsattan bahsetmek istiyorum. Filmde, rüyalarda diğer kişiler hep rüyayı gören kişinin bilinçaltı yansımaları olarak verilmiş; on yıllık bir senaryo çalışması için oldukça zayıf bir sınır. Sorarım Nolan abiye, niye hiç anomaliler kullanmamış? Örneğin niye hiç insanların rüyalarında, nereden geldiği ve kaynağı belirsiz (ırksal bilinçdışından?) imgeler yok. Niçin bütün olaylar gündelik yaşamın biraz deforme bir kopyasına benziyor? İnsanlar rüyalarında kaplanlar, ejderler, mitik yaratıklar görmezler mi? Rüyalarda olaylar gri gökdelenlerde, otobanlarda, ciplerin içinde, toplantı salonlarında, otellerde mi geçer? Hayır. Bence ırksal bilinçdışından gelen bu tip imgelerin filme eklenmesi senaryoya boyut sıçratırdı; ama Nolan için çalışma süresini de uzun bir rüyaya bağlardı. İçinden çıkılmaz bir rüyaya. Yine de bu haliyle pek çekilmez olmuş, bu niteliksiz adamın milenyum rengi rüyalarının sentetik kimyası. Oysa Borges'cil rüyaların simyası nerede di mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder