29 Ocak 2012 Pazar
TEXAS KILLING FIELDS (2011)
Daha önce Heat'de asistanlık yapmış genç yönetmen Ami Canaan Mann'ın, 5.6 gibi düşük İmdb puanına rağmen, tedirgin edici atmosferi, yalın, güçlü yapısı, karakterleri derinlemesine anlamasakta hissetmemizi sağlayan etkili oyunculuklarıyla seyredilmeyi pekala hak eden ilk filmi. Amerika kırsalı artık insanların potansiyel canavarlara dönüşebildiği, kötülüğün, ahlaksızlığın ve tekinsizliğin gizlice sürünerek hüküm sürdüğü çorak, hiçbir şey vaat etmeyen bir cehenneme dönüşmüştür. İnsanlar öylesine yanlızdırlar ki giderek insanlıklarını bırakırlar. Bastırılamayan cinsel istekler, alkol ve kolayca ulaşabildikleri silahlarından başka dünyalarında hiçbir şey yoktur. Herkes o kadar çok birbirine benzer ki, temelde kendinden ve dirimden nefret eden bu sayrı bireyler birbirlerinden nefret etmeye sapkın bir doğallıkla yönelirler. Tek tek bakınca bireysellikleri uç noktalarda gibi gözükür. Acayip saçları, dövmeleri, hiçbir insani kuralı iplemeyen bir konuşma tarzları vardır; ama onlara bir arada bakınca birbirlerinin kötü kopyalarından başka bir şey değildirler. Orijinal çoktan katledilmiş olsa gerektir. Kendi kendini yiyen bir canavardır aslında bu küçük hasta toplum ve yemeğe en lezzetli kısmından yani gençlerden başlar. Dedektiferimiz Texas yöresinde adını filmin isminden alan, yıllardır faili yakalanamayan genç kız cesetleri bulunan bir bölgede, yeni cinayetlerin izini sürmektedirler. Filmin en iyi tercihi katili bizden saklamaya çalışmaması zaten. En sıradan seyirci bile katilin kim olduğunu hemen anlayabilir. Yönetmenin meselesi de bunu saklamak değil. Daha korkunç bir soru söz konusudur: Acaba kaçının katilidir katilimiz? Film bu hastalıklı toplum halini anlatmakla ilgileniyor fazla sempati duymadan ve hala iyiliğin bir yerlerde yaşayabildiğinin altının çizmeye çalışıyor aslında. Bir seri katil filminden klasik beklentilerle oturmayın filmin başına; ama bu sade filmde, biraz dikkatli bakınca görecek çok şey var. Etrafta masumiyetin simgesi gibi dolaşan küçük Anne sanki derinlerde kalmış, yaşamayı unuttuğumuz saf bir duygu gibidir; ama iyi olursan yaşayamazsın. Sadece kapıların arkasında iyisindir. Dışarda berbat biri olmalısın, yoksa senden daha berbat biri gelip seni haklayabilir.Yaşamanın kuralı kötülüktür ya da her şeye rağmen iyi kalmaya çalışırsın. Bu kanunların zor ulaştığı, toz toprak gotik cehennemde biraz zor olsa da...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
gercekten inanilmaz subjektif marafitik bi inceleme olmus film hakkında yazılarınızı dikkatle takip edecegim.
YanıtlaSilşimdi izledim hakkaten karakterleri derinlemesine anlamadım ama hissettim gercekten inanılmaz.
YanıtlaSilİglin için çok teşekkürler. Evet yorum oldukça subjektif bir söyleme dayalı doğru, ama marafitik'i anlayamadım. Daha doğrusu bu terimi tanımıyorum, hakkında bir açıklama da bulamadım.
YanıtlaSil