10 Mart 2012 Cumartesi

DRIVE (2011)

Burada bir filmden çok bir yönetmenden bahsetmek daha doğru olacak. Eli yüzü düzgün yalın öyküsü ile elbette belli bir çizginin üstünde ama klişelerden de payını almış, bilindik bir suskun kahraman senaryosu karşımızdaki nihayetinde. Uzaktan Dirty Harry'i ve Le Samourai'ın küçük kuzeni bir karakterin yalın ve keskin öyküsü. Bir kez duygulara bulaşınca dengesini yitiren, soğukkanlı profesyonelin, giderek insanca trajedisi ve çöküşüne dönüşen bir öykü anlatıyor film. Ama asıl önemli olan yönetmenin görsel bir dil oluşturmaktaki soğukkanlı mahareti. Film boyunca, ilgili sahne bitene kadar neredeyse yerinden kıpırdamayan kameraya dikkat. Olaylar hep bizim koltuğumuzda çakılı kaldığımız yerden tanık olduğumuz sabit bir çerçevenin içinde geçiyor. Dışarıdan davetli davetsiz bütün öğeler bu çerçevenin içine girip çıkıyorlar; ama bazen onca enerjiyle yüklenen çerçeve asla kıpırdamıyor ve duygusuz bakışını değiştirmiyor. Kameranın bu hantal tavrına rağmen yönetmen Nicolas Winding Refn ortaya son derece canlı bir film çıkartıyor ve bir anlamda dokusu uyuşmayan bu iki aygıtı, yani enerji ve durağanlığı bir arada ustalıkla kullanarak bir tür gövde gösterisi yapıyor. İzleyin ve yönetmen görün. Üstelik ilginç bir durum var: bu haliyle ütopik mükemmellikte bir Türk yönetmenini andırıyor sanki. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder