28 Aralık 2011 Çarşamba

HAPPY ACCIDENTS (2000)

The Machinist'in Yönetmeni Brad Anderson'ın yine akıl oyunları kulavarında seyreden 2000 tarihli filmi övgüyü hak ediyor. Çılgınlık, zaman ve aşk üzerine bir romantik komedi söz konusu olan; ama büyük Amerikan yapım şirketlerinin ısmarlama, diet duygu salatası, klişeler rehberi, osuruk filmlerinden biri değil karşımızdaki. Hayatta bir türlü mutluluğu yakalayamamış, hep yüzeysel lavuklarla takılmış Ruby'nin çılgın Sam'e nasıl aşık olduğunu anlatıyor film. İlk önceleri biraz tuhaf olduğunu anladığı Sam'in giderek acı verici geçmişinden kaçmak için sığındığı bir hayal dünyasında yaşadığına uyanıyor Ruby. Sam söylediğine göre gelecekten gelmiştir. Hem de öyle böyle değil, yapay genlerin bile üretildiği 2400'lü yıllardan. Bir zaman gezginidir kendisi. Üstelik olayları öyle ayrıntılı ve iç mantığı öylesine tutarlı bir biçimde anlatır ki, Ruby'nin bile aklını karıştırır. Sam'in geçmişi bile kendisi tarafından uydurulmuştur. Cüzdanındaki aile fotoğrafları, resim çerçeveleri satan bir dükkandan afiriklenmiştir. Lakin bizim Sam sadece bir çılgın değil acayip eğlenceli, gırgır bir arkadaştır. En basit şeyleri bile oyun haline getirmeyi başarır ve Ruby'yi garip bir ikilemin içine sürekler: bir deliye aşık olmak ya da arkasına bakmadan kaçmak. İç dinamiği güçlü sahneleri, sürükleyici senaryosuyla, zıp zıp gibi hoş küçük bir film çıkarmış ortaya, senayosunu da yazan yönetmen. Filmin sonunda bizi ters köşeye yatıran sürprizleri de söylemeyeceğim, ama harika oyunculuklar (Marisa Tomei, Vincent D'onofrio) ve donuk, keskin bir portre çizen Two and Half Man'in muzip Holland Taylor'ı da hediyesi. Sevgilinizle buluşmadan önce izleyiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder